Finans Eğitimleri

Finans

https://video.neoskola.net/1738091767601.srt

https://video.neoskola.net/1738091767349.srt

Vergi Nedir?

https://video.neoskola.net/1738091767118.srt

Vergi, en basit tanımıyla devletin bazı kamu harcamalarını karşılayabilmesi için vatandaşlardan topladığı karşılıksız paralardır. Bu vergiler temelde ikiye ayrılır, dolaylı vergiler ve dolaysız vergiler olarak. Dolaysız vergiler, örnek verecek olursak gelir vergisi, kurumlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisi gibi vergilerdir. Gelir, kazanç ve servet üzerinden alınan vergilerdir. Dolaylı vergiler ise harcama safhasında karşımıza çıkan vergilerdir. Bunlara ülkemizden en güzel iki örnek katma değer vergisi yani KDV, özel tüketim vergisi yani ÖTV'dir. Bütçede de en yüksek iki gelir kalemine sahip olan iki vergi türüdür bunlar. Ülkemizde vergi sisteminde, daha doğrusu Türk vergi sisteminde 3 ana başlık altında toplanır bunlar. Gelir üzerinden alınan vergiler, servet üzerinden alınan vergiler, harcama üzerinden alınan vergiler olarak. Gelir üzerinden alınan vergiler, gelir vergisi gerçek kişilerin ödediği vergidir. Kurumlar vergisi ise tüzel kişilerin kazançları üzerinden ödediği vergidir. Yani gerçek kişilerin kazançları üzerinden ödedikleri vergilere gelir vergisi, tüzel kişilerin, şirketlerin, kurumların kazançları üzerinden ödediği vergilere de kurumlar vergisi diyoruz. Servet üzerinden alınan vergiler ise isminden de anlaşılacağı üzere motorlu taşıtlar vergisi, emlak vergisi ve veraset ve intikal vergisi olmak üzere 3 ana başlıkta toplanmaktadır. Bunların dışında kalanların hepsi harcama vergisi olarak nitelendirilmektedir. Örneğin az önce de bahsettiğimiz gibi katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, damga vergisi, özel iletişim vergisi ve buna benzer birçok harcama safhasında karşımıza çıkan vergiler. Ülkemizde bütçenin yaklaşık %80'i vergilerden oluşmaktadır. Yani devletin toplam bütçesinin yaklaşık %80'ini vatandaşlardan topladığımız vergiler oluşturmaktadır. Vergilerden oluşan tutarın da %70'lik kısmı dolaylı vergiler, biraz önce söylediğimiz gibi harcama safhasında karşımıza çıkan vergilerden, %30'luk kısmı da gelir üzerinden alınan vergilerden oluşmaktadır.

https://video.neoskola.net/1738091627309.srt

https://video.neoskola.net/1738091627013.srt

Hukuk ve Mevzuattan Doğan Haklar

https://video.neoskola.net/1738091626763.srt

Mükelleflerin vergi ödeviyle birlikte yani ödev ile birlikte birçok hakkı da mevcuttur. Genel hukuktan kaynaklı olarak hakları nelerdir bunları başlıklarıyla sıralayalım. 1. Dilekçe hakkı 2. Bilgi edilme hakkı 3. İhbar ikramiyesi talep etme hakkı 4. Kamu baş denetçisine gitme hakkı 5. Dava açma hakkı 6. Temsil hakkı 7. Eşit muamele görme hakkı bulunmaktadır. Örneğin eşit muamele görme hakkı dediğimizde vergi usul kanunlarınca her mükellef adil, eşit ve saygılı bir sürece tabi tutulmak zorundadır. Örneğin dilekçe hakkı dediğimizde herhangi bir bilgi almak istediğinizde bu hakkınızı kullanarak yazılı olarak talep edebilirsiniz. Özellikle kamu denetçisine başvurma hakkı çok önemlidir. Mükellefler idareyle yaşadıkları ihtilaflarda kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptirler. Ve unutmadan şunu da söylemek gerekir. Kamu denetçisine başvuran mükelleflerin çoğunluğunda kararlar mükellef lehine çıkmaktadır. Özellikle mükellefleri ilgilendiren genel hukuktan kaynaklı en önemli haklardan bir tanesi kamu denetçisine başvurma hakkıdır. Tekrar ediyorum, kamu denetçisine başvurma hakkı vardır her mükellefin idareyle yaşadığı ihtilaflardan kaynaklı. Ve bu başvuruların oransal olarak çoğunluğu mükellef lehine sonuçlandığında belirtmekte yarar bulunmaktadır. Ayrıca ihbar ikramiyesi talep etme hakkınız mevcuttur. Örneğin siz bir vergi kaçağını ihbar ettiğinizde bu ihbarın neticesinde elde edilecek gelirin belli bir miktarını ihbar ödülü olarak alabilirsiniz. Bunun için tek şart ihbarın gerçekçi olması ve sizin bu ihbar ödülünü talep etmeniz. Bu hakkı talep etmenizdir. O yüzden haklar çok önemlidir. Vergi mevzuatından kaynaklanan haklara baktığımızda uzlaşma hakkı, pişmanlık hakkı, düzeltme talebe hakkı, şikayet yoluyla müracaat hakkı, ödeme emrine itiraz hakkı, tecil taksitlendirme hakkı, cezalarda indirim hakkı, özelge talep etme hakkı, mahsup ve iade talep etme hakları mevcuttur. Örneğin ihtilaflı olduğunuz bir konuda özelge talep ederek durumunuzu Genel İdaresi Başkanlığı nezdinde anlatıp ayrıca cevap isteyebilirsiniz. Eğer bir KDV iadeniz varsa bu iadenizi talep etme hakkınız mümkündür. Bir vergi cezası ile karşı karşıyaysanız belli şartlar dahilinde bu cezalarda indirim talep etme hakkınız mevcuttur. Şayet size uygulanan durumun olmadığı konusunda eminseniz buna itiraz etme hakkınız mevcuttur. Size yanlış bir vergi salındığında düzeltme hakkınız mevcuttur. Kapsamın üzerinde bir vergi ya da vergi cezası ile karşı karşıya kaldıysanız uzlaşma hakkınız mevcuttur. Genel hukuktan ve vergi hukukundan, vergi mevzuatından kaynaklanan bu haklarınızı mutlak suretle biliniz. Haklarınızı her daim, her fırsatta aramaya gayret gösteriniz.

https://video.neoskola.net/1738090889780.srt

https://video.neoskola.net/1738090889466.srt

Vergi İncelemesinde Haklar

https://video.neoskola.net/1738090889210.srt

Vergi incelemesi sırasında mükellef olarak ne gibi haklarımız olduğunu mutlaka bilmeliyiz. Bir, vergi incelemesi sırasındaki haklarımızı şöyle sıralayabiliriz. 1. Vergi inceleme elemanının kimliğini görme hakkı. 2. İnceleme konusunun ve kapsamının ne olduğunu öğrenme hakkı. 3. İncelemenin iş yerinde yapılmasını isteme hakkı. 4. İncelemenin zorunlu sebeplerle dairede yapılmasını talep etme hakkı. 5. Defter belgelerinizi ibraz etmek için ek süre talep etme hakkı. 6. Vergi inceleme raporlarının mevzuata uygun olarak düzenlenmesi hakkı. 7. Şayet incelemeyi iş yerinde talep ettiyseniz, iş yerindeki mesai saatlerinde uyulmasını talep etme hakkı. 8. Yine iş yerinde inceleme yapılıyorsa, iş yerindeki işin engellenmemesi hakkıdır. 9. İncelemenin her safhasında bilgi alma hakkına sahipsiniz. 10. İhtiyati haciz sebebine itiraz hakkı. 11. El konulan defter ve belgelerden faydalanma hakkı. 12. Arama kararının gösterilmesini isteme hakkı. 13. Hakkınızda yapılan bir ihbar varsa ve ihbar asılsız çıktıysa, muhbirin adını öğrenme hakkına sahipsiniz. 14. İnceleme sırasında avukat, müşavir ve benzeri danışman bulundurma hakkı. 15. Kayıtların işlenmesi için ek süre talep etme hakkı. 16. Tutanaklardan bir nüsha alma hakkı. 17. Tarihat öncesi veya sonrası uzlaşma talep etme hakkı. 18. Rapor değerlendirme komisyonlarında dinleme talep hakkı. 19. Dava açma hakkı. Tabi ki bu hakların bazılarının hak düşürücü süreleri olduğunu da unutmamak gerekir. Yani dava açma süresi hakkınız bulunmaktadır ve çok önemlidir. Ancak süreler içerisinde bu hakkı kullanmak gerekmektedir. Şayet süreleri aşılırsa bu haklardan yararlanmak mümkün değildir.

https://video.neoskola.net/1738090403815.srt

https://video.neoskola.net/1738090403595.srt

Reddi Miras

https://video.neoskola.net/1738090403353.srt

Reddi miras çok önemli bir konu olup, aslında bugüne kadar doğru bildiğimiz yanlışları, yanlış bildiğimiz doğruları düzelteceğiz. Reddi mirasta süre 3 aydır. Bu süre, mirası reddedebilmek için belirlenmiş bir süredir. Aslında hak düşürücü bir süre niteliğindedir. Ancak bu süre nereden başlar sorusu önem kazanmaktadır. Reddi mirastaki 3 aylık süre, mirasçının ölüm haberini öğrendiği tarihten itibaren başlar. En önemli noktalardan birisi budur. Mirasçının ölüm haberini öğrendiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde istiyorsa mirası reddedebilir. Reddi miras hakkını kullanabilir. Bugüne kadar aslında yanlış bilinen doğrulardan bir tanesi de şudur. Reddi miras sonucunda her şeyi reddettiğimiz için, babadan kalma, eşten kalma maaşı da reddetmiş oluyoruz. Bu nedenle reddi miras yapmamak ya da reddi miras yapmak ya da yapmamak arasında gelgit yaşıyoruz. Reddi mirastaki en önemli noktalardan bir diğeri de, reddi miras yapılması halinde 2022 sayılı kanun gereğince bağlanan aylıklar, yani emekli maaş, engelli, dul, yetim aile gibi aylıklar, herhangi bir kesintiye uğramadan mirasçısına intikal eder. Yani sizin reddi miras yapmış olmanız emekli maaşını alamayacağınız anlamına gelmez. Örneğin, anneniz ev hanımı, babanız vefat etti, emekli maaşı annenize kalacak normalde. Ancak çok büyük vergi borçları vardı vefat ettiğinde. Sosyal güvenlik borçları vardı, prim borçları vardı, vergi borçları vardı. Bir arkadaşınız dedi ki, reddi miras yapın, borçlardan kurtulun. Reddi miras yaptığınızda belki borçtan kurtulabilirsiniz ama emekli maaşını alıp almama konusunda tereddüt yaşayabilirsiniz. Böyle bir tereddüte mahal vermeye gerek yok. Çünkü reddi miras halinde emekli maaşlar etkilenmez, hak edene hak ettiği kadar geçer. Şimdi, reddi mirasta bir diğer husus da şudur. Ölenin mirasçılarına vergi borçları gecikme zamlı ve gecikme faizleriyle birlikte, yani vergi aslına bağlı ferri borçlarla birlikte mirasçılarına geçer. Her mirasçı vergi borcundan paylarıyla sorumludur. Burası da çok önemlidir arkadaşlar. Her mirasçı paylarıyla sorumludur. Cezalar şahsili ilkesi gereğince, yani ölenin ölmeden önce yemiş olduğu cezalar, vergi cezaları, idari para cezaları, cezaların şahsili ilkesi gereğince ortadan kalkar, mirasçıya intikal etmez. Ancak vergi borcu ve vergi borcuna bağlı ferri borçlar, yan borçlar, gecikme zamlı gecikme faizi gibi borçlar da vergi borcuna dahil olarak mirasçılarına geçer. Unutmadan son kez hatırlatmakta yarar var, reddi miras halinde emekli maaşları asla ve asla etkilenmez reddi mirastan. Reddi miras ölüm haberinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde yapılmalıdır. Reddi mirasın yapılması halinde mirasçılara herhangi bir borç geçmez. Borç ya da alacak geçmez. Şayet ölenin vergi borçları varsa bu vergi borcuna bağlı gecikme zamlı ve gecikme faizleri reddi miras yapılmaması halinde mirasçılarına geçer. Her mirasçı borçtan paylarıyla sorumludur. Cezaların şahsili ilkesi gereğince ölenin ölmeden önce yemiş olduğu bütün cezalar ortadan kalkar. Cezalar mirasçılara geçmez.

Öğrendiklerinizi ölçmek için bu kısa testi yanıtlayabilirsiniz. Test sonuçları, sertifika durumunuzu etkilemeyecektir.

Ara Test (1)

Vergi Mükelleflerinin Hakları

https://video.neoskola.net/1738089777002.srt

https://video.neoskola.net/1738089776034.srt

İmza Atamayanların Muafiyetleri

https://video.neoskola.net/1738089775788.srt

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 206. maddesi aslında çok enteresan bir vergi avantajını ortaya çıkarmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 206. maddesi imza atamayanların durumunu açıklamaktadır. Aynı maddenin 3. bende der ki engellilik nedeniyle noterde imza atamayanlar yani herhangi bir sözleşmeye imza atamayanlar ya da okuması yazması olmadığı için imza atmayıp parmak basanlar damga vergisi, harç ve değerli kağıt bedellerinden muhaftırlar. Yani aslında burada eğer sözleşmenin taraflarından birisi damga vergisi yükümlüsü ise harç, değerli kağıt bedeli yükümlüsü ise ancak engellilik nedeniyle imza atamıyorsa elinde kolunda var olan sebeplerden kaynattı. Engellilik sebebiyle imza atamıyorsa o sözleşmeye okuma yazması olmadığı için parmak basmak zorunda kalıyorsa herhangi bir damga vergisi, değerli kağıt bedeli, harç ödemiyor. Aslında bakıldığında engelli vatandaş için, fiziki nedeniyle imza atmaya elverişli olmayan engelli vatandaş için, okuma yazma bilmeyen vatandaşlar için bir vergi avantajı olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta birkaç kez dava konusu da olmuştur bu durum. Devletle ilgili sözleşmelerde taraf, damga vergisinin tarafı karşı taraf olduğundan bazı sözleşmelere okuma yazma bilmediğini beyan ederek parmak basan vatandaşlar damga vergisi ödememekte direnmiş ve bu ihtilaf mahkemeler yoluna kadar gitmiş, mahkemelere kadar taşınmıştır. Ama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 206. maddesi ve aynı maddenin 3. bende çok açık ve net olarak imza atamayanların durumunu çok net olarak ortaya koymaktadır. Fiziki engelli nedeniyle imza atamayanlar ile okuma yazması olmayanların parmak masası halinde damga vergisi, harç ve değerli kağıt bedellerinden muaftırlar diyerek çok net durumu özetlemiştir aslında.

https://video.neoskola.net/1738091158509.srt

https://video.neoskola.net/1738091158186.srt

Çalışan Engellilerin Vergi İndirimi

https://video.neoskola.net/1738091157966.srt

Gelir vergisi kanunun 31. maddesinde belirlenmiş olan engellilik indirimi çok önemli bir indirimdir aslında. Özellikle engelli vatandaşlar için devletin sağladığı desteklerden bir tanesidir engelli vatandaşlara yönelik. Burada öncelikle şunu bilmekte yarar var. Engellilik indiriminden kimler faydalanabilir? 1. Ücretli çalışanlar ve bu ücretli çalışanların bakmakla yükümlü olduğu kişiler. 2. Serbest meslek erbapları ve bu serbest meslek erbaplarının bakmakla yükümlü olduğu kişiler. 3. Basit üsüle tabi ticaret erbapları. Bu saydığımız 3 başlıkta topladığımız kişiler gelir vergisi kanunu 31. maddesinde belirlenen engellilik indiriminden faydalanabilirler. Bu indirimden faydalanırken engellilik derecesi önemlidir. Yani çalışabilme yetisinin minimum %80'ini kaybetmiş vatandaşlar 1. dereceden engelli sayılırlar. Çalışabilme yetisinin en az %60'ını kaybetmiş olanlar 2. dereceden engelli sayılırlar. Çalışabilme yetisinin en az %40'ını kaybetmiş vatandaşlar 3. dereceden engelli sayılırlar. Her yıl 1. 2. ve 3. dereceden engelli vatandaşlarımız için her yıl belirlenen tutarlar kadar ücretli çalışanlar her ayki bordurolarında serbest meslek erbapları ve basit üsüle tabi olanlar yıl sonundaki yıllık tutarlarını dikkate alarak vergi matrağından indirmek suretiyle ciddi bir vergi avantajı sağlarlar. Tekrar etmek gerekirse ücretliler aylık bordurolarından bu avantajı sağlarlar. Yani aylık maaşlarından aylık engellilik durumuna göre tutarlar, düşerek bu vergi avantajını sağlarlar. Serbest meslek erbapları ve basit üsüle tabi olanlar ise yıllık olarak bakarlar. Çünkü serbest meslek erbapları ve basit üsüle tabi olanlar yıl sonunda beyannamelerini verdikleri için o beyannamelerinin matraktan yapılacak indirimler bölümünde bu tutarlarını düşebilirler. Demek ki gelir vergisi kanunun 31. maddesi gereğince engelli vatandaş çalıştırıyorsanız engelli vatandaşın kendisinin haberi yoksa dahi çalışan olarak, işveren olarak ya da bir çalışan arkadaş olarak uyarmakta yarar bulunmaktadır. Böyle bir vergi avantajı olduğunu engellilik derecesine göre aylık maaşından hangi derecedeyse o kadar tutar indirim sağlayacağını ve bunun bir vergi avantajı olarak karşısına çıkacağını hatırlatmakta yarar vardır. Aynı şekilde serbest meslek erbabı ve basit üsüle tabi olan mükellefler de yıl sonunda verecekleri beyannamelerden bu indirimden yararlanarak beyannamelerini vermelidirler.

https://video.neoskola.net/1738090446844.srt

https://video.neoskola.net/1738090446514.srt

Engelli Vatandaşlara Vergi İndirimi

https://video.neoskola.net/1738090446202.srt

Engelli vatandaşlar için çok özel bir vergi avantajından bahsedeceğim şimdi. Raporu ya da engellilik oranı %40 ile %90 arasında ise H sınıfı sürücü belgesi olmak kaydıyla ve projelendirilmiş bir özel tertibata sahip olmak kaydıyla ÖTV'siz araç alıp kullanabilirler. Engellilik durumu %90'ın üzerinde olan vatandaşlarda ise Herhangi bir tertibat aranmaksızın belirleyeceği birkaç kişinin sürebilmesi yetkisiyle yine ÖTV'siz araç alabilirler. Her ikisinde de %40 ile %90 arasında engelli olup ÖTV'siz araç alan engelli vatandaşlarda da %90 üzerinde rapor olup ÖTV'siz araç alma hakkı olan engelli vatandaşlarda İkinci bir vergi avantajı da şudur ÖTV'siz araç alan engelli vatandaşlar motorlu taşıtlar vergisinden de muaftırlar. Yani hem aracı alırken özel tüketim vergisi ödemezler, bir vergi avantajı sağlarlar Hem de aracı kullanırken her yıl tahakkuk edecek motorlu taşıtlar vergisinden muaftırlar. Engelli vatandaşlarımıza devletimizin bu anlamdaki desteği de motorlu taşıtlar bakımından böyle olmaktadır. Araç alımında özel tüketim vergisi istisnası aracı kullanırken motorlu taşıtlar vergisi muafiyetinden faydalanabilirler. Ortalama 100 bin liraya alacakları bir araçta yaklaşık 45 bin liralık bir avantaj sağlayabilirler. Unutmadan otomobil alımında motor hacmi 1.6'ya kadar, ticari araç alımında 2.8'e kadar, motor silindir hacmi 2.8'e kadar olan araçlar alınabilmektedir. Ayrıca ilgili yılda Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen parasal miktar üst sınıra kadar bu araçlar alınabilir. Üst sınırı aşmamak koşuluyla ÖTV'siz araç alınabilmektedir.

Ara Test (2)

Engelli Vatandaşlara Uygulanan Muafiyetler

https://video.neoskola.net/1738089617720.srt

https://video.neoskola.net/1738089617392.srt

Kira Geliri Beyanında Avantajlar

https://video.neoskola.net/1738089617043.srt

Kira geliri elde eden vatandaşlar için çok önemli bir avantajdan bahsedeceğim şimdi. Kira geliri elde ediyorsanız ve yıl sonunda beyannamenizi verirken, bakın burası çok önemli, gerçek gider yöntemini seçerseniz, müthiş avantajlardan faydalanabilirsiniz. Neler bunlar? Sahibi olduğu konutunu kiraya verip başka yerde kirada oturuyorsanız, sahibi olduğunuz konutu kiraya verip başka yerde kirada oturuyorsanız, ödediğiniz kira bedelini beyan edeceğiniz kiradan düşebiliyorsunuz. Çok ciddi bir avantajdır bu. Ya da kiraya verdiğiniz konutu konut kredisiyle aldıysanız, o yıla ait kredi faizlerini gider olarak düşebiliyorsunuz. Daireniz boş kaldığında ödediğiniz apartman aidatlarınızı gider olarak düşebiliyorsunuz. Evin değerinden hesaplanacak o yıla ait amortismanları düşebiliyorsunuz. Tamir bakım onarım giderlerinizi düşebiliyorsunuz. Ayrıca sahibi olduğunuz konutu yani kiraya verip kira geliri elde ettiğiniz konutunuzu sıfır aldıysanız, 5 yıl boyunca bedelinin %5'ini yine gerçek gider yöntemiyle kira gelirinizden düşebiliyorsunuz. Yani siz sahibi olduğunuz konutu kiraya verip başka yerde kirada oturuyorsanız, konut kredisiyle aldıysanız kira gelir elde ettiğiniz konutunuzu, tamir bakım onarım gideri yaptıysanız, amortismanlarınızı, ayrıca sıfır konut aldığınızda konutun %5'ini gerçek gider yöntemine seçerek yıl sonunda daha az kira gelir vergisi ödeyebilirsiniz. Gerçek gider yöntemine dikkat edilmesi gereken en temel husus şudur. Şayet siz gerçek gider yöntemini seçiyorsanız, bu saydıklarımın hepsinin belgeli olması gerekmektedir. Çünkü daha sonra sizi çağırdıklarında vergi dairesinden belgelerini ibraz etme yükümlülüğüne sahipsiniz. Götürü gider yöntemini seçmeniz gerçek gidere göre daha az avantajlıdır. Bu nedenle kira gelir elde ederken mutlaka ve mutlaka gerçek gider yöntemini seçiniz. Özellikle son yapılan düzenleme ile götürü gider indiriminin %25'ten %15'e düşürülmüş olması, kira gelir elde ettikten sonra beyan verirken götürü gider yöntemini seçen mükelleflerin daha fazla vergi ödemesi anlamına gelmektedir. Bu nedenle vergi avantajınızı kullanın ve gerçek gider yöntemini seçin. Unutmadan kira gelir elde eden vatandaşlar da yıl sonunda beyanname verirken çocuğunu özel okula gönderdiyse özel okul masrafının belli bir miktarını, bağış yaptıysa bu bağışın belli bir miktarını, özel sağlık sigortası yaptırdıysa özel sağlık sigortasının belli bir miktarını da matrahtan indirim konusu yaparak ayrıca bir kez daha vergi avantajı sağlamış olacaklardır. Bu nedenle sadece gerçek gider yöntemini seçmekle vergi avantajı sağlıyoruz. Ayrıca bir de beyan ederken yıl sonunda matrahtan yapılacak bu indirimleri de göz ardı etmeyiniz. Bu indirimleri de yaparak bir kez daha vergi avantajı sağlamış olursunuz.

https://video.neoskola.net/1738254050687.srt

https://video.neoskola.net/1738254050382.srt

Emlak vergisi, Türkiye sınırları içerisinde herhangi bir bina, arsa, araziye sahip olmanız vesilesiyle ortaya çıkan bir vergidir.

Herhangi bir iş yerine, konuta, arsaya, araziye sahipseniz emlakın bulunduğu belediyeye yıl sonunda emlak vergisi ödersiniz.

Bu ödeyeceğiniz emlak verginizi her yılda iki eşit taksitte,

1. taksit Mart, Nisan, Mayıs ayları, 2. taksit ise Kasım ayı olmak üzere iki eşit taksitte ödeme imkanınız bulunmaktadır.

Büyükşehir belediyesi sınırları dışında bulunan emlakta meskenlerde binde bir, yani emlak vergi değerinin binde biri, iş yerlerinde binde iki, arsalarda binde üçtür.

Şayet büyükşehir olursa bu oranların iki katı olarak emlak vergisi uygulanmaktadır.

Ancak buradaki en önemli husus, bu emlak vergisini kimlerin ödemeyeceğidir.

Bürüt, 200 metrekareye kadar tek mesken olan, burada önemli olan mesken olmasıdır.

İş yerinde böyle bir indirim, böyle bir muafiyet söz konusu değildir.

Bürüt, 200 metrekareye kadar tek mesken olan emekliler, şehitlerin, doğu ve yetimleri, engelli vatandaşlarımız, ev hanımları ve işsizler,

sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanırlar. Yani emlak vergisi ödemezler.

Şayet siz emekliyseniz, ev hanımıysanız, işsizseniz ve bu işsizliğinizi belgelendirebiliyorsanız,

engelliyseniz ve bu durumunuzu belgelendirebiliyorsanız,

bürüt 200 metrekareye kadar olan tek meskeniniz için sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanmak istediğinizi beyan etmelisiniz.

Bu durumda sizden emlak vergisi tahsil edilmeyecektir.

Burada yaşanan en önemli sorunlardan bir tanesi de bazı belediyelerin ya da bazı kurumların meskende oturma zorunluluğu arıyor olmasıdır.

Ama kanun bu anlamda çok açıktır, meskende oturma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Ancak siz meskende oturmayıp, işsiz olduğunuzu beyan ederseniz, bir gelininiz olmadığını beyan ederseniz, bu doğru olmayacaktır.

Ancak emekli vatandaşlar için oturma zorunluluğu bulunmamaktadır.

Unutmadan muayyen zamanlarda dinlenmek amacıyla kullandığınız herhangi bir yazlığınızın bulunması

ya da köyünüzde adınıza kayıtlı herhangi bir gelir getirmeyen tarlanın, arazinin bulunması emlak vergisi muafiyetinize engel değildir.

Bu şartları taşıyorsanız emlak vergisini ödemez bir vergi avantajı sağlarsınız.

Çünkü emlak vergisi ödemediğiniz için normalde emlak vergisinin %10'u kadar hesaplanan taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına yönelik katkı payını da ödememiş olursunuz.

Aslında bu durumda hem emlak vergisini ödemeyerek bir avantaj sağlarsınız,

hem de onun üzerinden hesaplanacak olan taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına yönelik katkı payını ödemeyerek bir vergi avantajı sağlarsınız.

Çünkü bunlar sizin kanuni yasal haklarınızdır.

Sıfır Oranlı Emlak Vergisi

https://video.neoskola.net/1738254050168.srt

Emlak vergisi, Türkiye sınırları içerisinde herhangi bir bina, arsa, araziye sahip olmanız vesilesiyle ortaya çıkan bir vergidir. Herhangi bir iş yerine, konuta, arsaya, araziye sahipseniz emlakın bulunduğu belediyeye yıl sonunda emlak vergisi ödersiniz. Bu ödeyeceğiniz emlak verginizi her yılda iki eşit taksitte, 1. taksit Mart, Nisan, Mayıs ayları, 2. taksit ise Kasım ayı olmak üzere iki eşit taksitte ödeme imkanınız bulunmaktadır. Büyükşehir belediyesi sınırları dışında bulunan emlakta meskenlerde binde bir, yani emlak vergi değerinin binde biri, iş yerlerinde binde iki, arsalarda binde üçtür. Şayet büyükşehir olursa bu oranların iki katı olarak emlak vergisi uygulanmaktadır. Ancak buradaki en önemli husus, bu emlak vergisini kimlerin ödemeyeceğidir. Bürüt, 200 metrekareye kadar tek mesken olan, burada önemli olan mesken olmasıdır. İş yerinde böyle bir indirim, böyle bir muafiyet söz konusu değildir. Bürüt, 200 metrekareye kadar tek mesken olan emekliler, şehitlerin, doğu ve yetimleri, engelli vatandaşlarımız, ev hanımları ve işsizler, sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanırlar. Yani emlak vergisi ödemezler. Şayet siz emekliyseniz, ev hanımıysanız, işsizseniz ve bu işsizliğinizi belgelendirebiliyorsanız, engelliyseniz ve bu durumunuzu belgelendirebiliyorsanız, ilgili belediyeye başvurup, bürüt 200 metrekareye kadar olan tek meskeniniz için sıfır oranlı emlak vergisinden faydalanmak istediğinizi beyan etmelisiniz. Bu durumda sizden emlak vergisi tahsil edilmeyecektir. Burada yaşanan en önemli sorunlardan bir tanesi de bazı belediyelerin ya da bazı kurumların meskende oturma zorunluluğu arıyor olmasıdır. Ama kanun bu anlamda çok açıktır, meskende oturma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak siz meskende oturmayıp, işsiz olduğunuzu beyan ederseniz, bir gelininiz olmadığını beyan ederseniz, bu doğru olmayacaktır. Ancak emekli vatandaşlar için oturma zorunluluğu bulunmamaktadır. Unutmadan muayyen zamanlarda dinlenmek amacıyla kullandığınız herhangi bir yazlığınızın bulunması ya da köyünüzde adınıza kayıtlı herhangi bir gelir getirmeyen tarlanın, arazinin bulunması emlak vergisi muafiyetinize engel değildir. Bu şartları taşıyorsanız emlak vergisini ödemez bir vergi avantajı sağlarsınız. Çünkü emlak vergisi ödemediğiniz için normalde emlak vergisinin %10'u kadar hesaplanan taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına yönelik katkı payını da ödememiş olursunuz. Aslında bu durumda hem emlak vergisini ödemeyerek bir avantaj sağlarsınız, hem de onun üzerinden hesaplanacak olan taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına yönelik katkı payını ödemeyerek bir vergi avantajı sağlarsınız. Çünkü bunlar sizin kanuni yasal haklarınızdır.

https://video.neoskola.net/1738091540565.srt

https://video.neoskola.net/1738091540320.srt

Değer Artış Kazancı Vergisi

https://video.neoskola.net/1738091539905.srt

Değer artış kazancı aslında vatandaşlarımızın dikkat etmediği ancak daha sonra ceza ile birlikte karşısına çıktığında ben ne yaptım dediği bir kazanç türüdür. Gelir vergisinin 80. maddesinde belirlenmiştir değer artış kazancı. Nedir değer artış kazancı? Bir bina arsa arazinin 5 yıl içerisinde elden çıkarılması yani satılması değer artış kazancını doğurmaktadır. Aklınıza hemen şu soru gelebilir. 5 yılı geçince evet buradaki kritik soru bu zaten. 5 yılı geçince herhangi bir kazanç ortaya çıkmayacaktır. Çıkmadığı için bir vergi de ortaya çıkmamaktadır. Bu nedenle sürelere dikkat etmek burada çok önemlidir. Şöyle net bir örnekle bu değer artış kazancını anlatalım isterseniz. 5 Şubat 2011 yılında 300 bin liraya aldığınız dairenizi 6 Şubat 2016 yılında satarsanız hiçbir vergi ödemezsiniz. Sadece alım-satım işlemi sırasındaki tapu harcını ödersiniz. Bu da zaten rutin bir uygulamadır. Örneğin 5 Şubat 2011 yılında 300 bin liraya aldığınız dairenizi 6 Şubat 2016 yılında 600 bin liraya satarsanız aslında 300 bin lira kazanç elde etmiş sayılırsınız ama vergi ödemezsiniz. Çünkü ne dedik biraz önce bina arsa arazilerin 5 yıl içerisinde satılması. Bu 5 yıl içerisinde satılması değer artış kazancıdır. 5 yılı geçince herhangi bir kazanç ortaya çıkmaz. Doğal olarak vergi de ortaya çıkmaz. 5 Şubat 2011'de 300 bin liraya aldığınız dairenizi şayet bu noktayı bilmez de 4 Şubat 2016'da satarsanız. Yani 5. yıl dolmadan 1 gün önce, 3 gün önce, 5 gün önce satarsanız 300 bin liraya 5 Şubat 2011'de aldığımız daireyi 4 Şubat 2016'da 600 bin liraya sattığımızda ödeyeceğimiz vergi 53.876 liradır. Bakın bir günün önemine bakın. Değer artış kazancıyla alakalı olarak bir kez daha söylüyorum. 5 yılı doldurduğunda herhangi bir kazanç yok. Doğal olarak vergi de yok. Ama aldığınız binayı, arsayı, araziyi, iş yerini 5 yıl içerisinde satarsanız vatandaş olarak değer artış kazancıyla ilgili kazanç elde etmiş sayılır ve vergisini ödemek zorunda kalırsınız. Örnekte görüldüğü üzere 5 Şubat 2011'de 300 bin liraya aldığımız daireyi 6 Şubat 2016'da 600 bine sattığımızda vergi ödemiyoruz. 5 Şubat 2011'de 300 bin liraya aldığımız daireyi 4 Şubat 2016'da 600 bin liraya sattığımızda 1 günden kaynaklı 53.876 lira vergi ödüyoruz. Demek ki dikkat etmek gerekmektedir. Son bir hatırlatma. Tapuda yapacağınız işlemlerde raiç bedellerin dışında eğer konut kredisi kullanıyorsa karşı taraf aman buna mutlaka dikkat edin. Konut kredisinin altında satış yapmayın lütfen. Daha sonra tapu harcı, değer artış kazancı cezalarıyla karşılaşmak istemiyorsanız özellikle konut kredisinin altında satış yapmayın. Daha doğrusu gerçek satış bedelleri üzerinden satışınızı gösterin.

https://video.neoskola.net/1738169014371.srt

https://video.neoskola.net/1738169014132.srt

Yeni Konut Vergisinde İndirim

https://video.neoskola.net/1738169013861.srt

Yeni aldığınız ev için emlak verginizi bir sonraki seneye ödemeye başlarsınız. Doğal olarak evinizi bu yıl aldığınızda vergisini seneye ödemiş olursunuz. Burada dikkat edilmesi gereken en temel hususlardan bir tanesi de geçici muafiyetten faydalanmaktır. Birçok vatandaşın aslında bu konuyla ilgili bilgi sahibi olmadığını piyasada gözlemlemekteyiz. Vatandaşlarımız yeni bir konut aldıklarında emlak vergisinin yüzde yirmi beşini eksik ödeyebilirler. Böyle bir hakları mevcuttur. Siz sıfır bir daire aldığınızda oturmak için bir konut aldığınızda emlak verginizin dörtte birlik kısmı düşüldükten sonra emlak vergisi hesaplanmaktadır. Daha doğrusu emlak vergi değerinin yüzde yirmi beşi indirim konusu yapıldıktan sonra emlak vergisi hesaplanmaktadır. Örneğin emlak vergi değeri yüz bin lira olan bir eve aldığınızda geçici muafiyetten faydalanarak yüz bin lira üzerinden değil de yetmiş beş bin lira üzerinden vergi ödersiniz. Ya da iki yüz bin liraya aldığınız bir dairede yüzde yirmi beşlik kısmı olan elli bin lira dikkate alınmaz. Yüz elli bin lira üzerinden emlak vergisi hesaplanır. Bu nedenle hem evinizi bu yıl alıp önümüzdeki sene bir sonraki sene emlak vergisi ödemeye başlarsınız. Hem de bu emlak vergisini öderken yüzde yirmi beş emlak vergisi avantajı sağlarsınız. Bu geçici muafiyeti kesinlikle ve kesinlikle ilgili belediyeye emlakın bulunduğu belediyeye emlak vergisini öderken görevli memura mutlaka beyan ediniz. Beyan edilmemesi halinde bu indirimden faydan alması mümkün değildir. Şayet zamanında böyle bir indirim hakkınız var ve bu indirimden faydalanmadıysanız bakın burası çok önemli. Geçmiş beş yıla dönük olarak bu indirimleri tekrar geri alabilme hakkına sahipsiniz. Ikinci el bir daireyi satın aldınız. Yani bir arkadaşınızdan dairesini satın aldınız. Size satan vatandaş emlak vergisini ödeyip bütün vergisel yükümlülüklerini ödeyip satacağından dolayı sizin emlak vergisi mükellefiyetiniz emlak vergisi tescilliyle başlamaz. Bir sonraki yıl başlar. Yani siz bir sonraki yıldan itibaren artık o konut için o mesken için aldığınız o daire için emlak vergisi ödemesine başlarsınız. Bu nedenle konuta sahip olduğunuzda sadece belediyeye mükellefiyetin değiştiğine dair bir bildirim yapmalısınız. Bunun dışında bir vergi ödemenize gerek bulunmamaktadır. Vergi bir sonraki seneden itibaren ödemeniz gereken bir yükümlülüktür emlak vergisinde.

Ara Test (3)

Emlakta Vergi Avantajları

https://video.neoskola.net/1738091839583.srt

https://video.neoskola.net/1738091839322.srt

Askerlik Borçlanmasında Avantaj

https://video.neoskola.net/1738091839006.srt

Askerlik borçlanması erkek vatandaşları ilgilendiren en önemli konulardan birisidir. Askerlik görevini ifa etmelerinden kaynaklı ortaya çıkan bir haktır. Bugün anlatacağım askerlik borçlanmasıyla ilgili bilgiler, özellikle çalışan vatandaşların önemli üzerinde durması gereken bir husustur. Öncelikle askerlik borçlanması zamanında askerlik yapan vatandaşlarımızın daha sonra erken emekli olabilmeleri veyahut eksik prim günlerini tamamlayabilmeleri için önemli bir koşuldur. Askerlik borçlanmasında asıl dikkat edilmesi gereken husus ise kesinlikle ve kesinlikle çalışırken bu borçlanmanın yapılmasıdır. Neden diye aklınıza bir soru gelmektedir. Hemen bu sorunun cevabını verelim. Bakın sevgili arkadaşlar, eğer askerlik borçlanmanızı herhangi bir işte aktif çalışırken yaparsanız, o ödediğiniz tutarları gelir vergisi matrağınızdan indirme imkanı bulur, vergisel bir avantaj sağlarsınız. Maalesef ülkemizde çok az kişinin bildiği bir noktadır bu. Tekrar ediyorum o zaman, askerlik borçlanmanızı herhangi bir işte aktif çalışırken yaparsanız, o ödediğiniz tutarların belli bir kısmını gelir vergisi matrağınızdan düşerek ciddi bir vergi avantajı sağlarsınız. Bunun hem vergi avantajının yanında hem de emeklilik için önemli bir sonucu bulunmaktadır. Örneğin siz askerliğinizi herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıt olmadan önce yaptıysanız, daha sonra borçlandığınız yıl kadar erken emekli olabilirsiniz. Şayet bir sigortalı işe girdikten sonra askere gittiyseniz de askerlik borçlanmasıyla eksik olan prim günlerinizi tamamlayabilirsiniz. İki tane avantajı var. Her ikisinde de bu borçlanmayı herhangi bir yerde çalışırken yaptığınızda da vergi avantajı sağlarsınız. Nasıl? Az önce bahsettiğimiz gibi askerlik borçlanması için ödediğiniz tutarı iş yerinize bildirip her ayki gelir vergisi matrağınızdan belli bir miktarını düşerek ciddi bir vergi avantajı da sağlamış olursunuz. Lütfen bu hususu göz ardı etmeyiniz. Askerlik borçlanmanızın ne kadar tutacağını öğrenmek istiyorsanız hangi yıldaysanız ya da ilgili yılda asgari ve azami belirlenen tutarlar doğrultusunda kaç gün borçlanmak istediğinizi çarptığınızda toplam borçlanma bedelinizi de böylelikle bulmuş olursunuz.

https://video.neoskola.net/1738090630616.srt

https://video.neoskola.net/1738090630377.srt

Özel Sağlık Sigortasında Vergi Avantajı

https://video.neoskola.net/1738090630024.srt

Ücretli çalışan vatandaşlar için çok önemli bir vergi avantajından bahsedeceğim şimdi. Çalışan vatandaşlarımız çalıştıkları zamanlarda ayrıca bir özel sağlık sigortası yaptırıyorlarsa aslında bir vergi avantajı elde ediyorlar. Nasıl mı? Durum şu, siz çalışırken özel sağlık sigortası yaptırdığınızda burayı ödediğiniz bedeli işyerinizin muhasebe servisine, finans servisine veriyorsunuz. Aylık beyan edilen matrahın %15'ine kadar olan kısmı için bir vergi avantajı sağlıyorsunuz. Daha net bir örnekle açıklayalım isterseniz bunu. Aylık 3000 lira maaşla çalışan bir vatandaş herhangi bir şirkette özel sağlık sigortası yaptırmak istedi ve bunu peşin olarak ödediyse ya da kredi kartıyla ödediyse, yıllık 2400 liraya yaptırdığını düşünürsek aylık ödemesi gereken tutar 200 liradır. Maaşı 3000 lira olduğu için bunun %15'ine kadar yani 450 liraya kadar olan kısmını matrahtan indirerek ciddi bir vergi avantajı sağlar. Aylık ne kadar ödemiş saydık biraz önce? Yıllık 2400 lira ödeyen vatandaş aylık özel sağlık sigortası için 200 lira ödemiş dedik. O zaman 3000 lira maaşından 200 liralık ödediği sağlık sigortasını belgesiyle birlikte muhasebe servisine, bordro servisine verdiğinde o 200 lira düştükten sonra vergisi hesaplanacağından o 200 liralık kısım için vergi ödememiş olacaktır. Doğal olarak en alt dilimden bakacak olursak 200 liranın %15'i 30 liralık bir avantaj sağlayacaktır. Vergi dilimi yükseldikçe sağlayacağı avantaj da bununla birlikte artacaktır. Çok önemli eğer özel sağlık sigortası yaptırırsanız ya da özel sağlık sigortası yaptırıyorsanız, kesinlikle bunların bedellerini çalıştığınız kuruma iletin. Devlet memurları da faydalanabilir bundan, özel sektör çalışanları da faydalanabilir bundan. Aylık beyan edilen kazancınızın %15'ine kadar olan kısmı için vergiden muaf olmuş olursunuz. Yani o kısım için vergi ödememiş olursunuz. Aslında ücret gelir elde eden vatandaşlar sayı olarak çok olduğu için direkt ücret gelir elde eden vatandaş sadece bundan faydalanıyormuş gibi bir algı olmasın. Şunları da ekleyebiliriz. Gelir vergisinde yıl sonunda beyanname veren her vatandaş aslında bu sağlık sigortasından faydalanabilir. Örneğin kira gelir elde ediyorsunuz. Yıl sonunda kira gelir beyannamesi veriyorsunuz. O beyannameyi verirken de kendinize sağlık sigortası yaptırdıysanız, özel sağlık sigortası, yıllık bedelini o matraktan indirebiliyorsunuz. Ciddi bir vergi avantajıdır. Serbest meslek erbabıysanız yine aynı şekilde faydalanabiliyorsunuz. Yıl sonunda beyannamenizi verirken. Aradaki tek fark şu. Yıl sonunda yıllık beyanname verenler özel sağlık sigortasının yıllık tutarını matraktan indirirler. Ücret gelir elde edenler de yani maaşlı çalışan vatandaşlar özel sağlık sigortası yaptırırlarsa, o yıllık bedelin her aya tekabül eden tutarlarını aylık matraklarından indirip vergi avantajı sağlayabilirler.

https://video.neoskola.net/1738253987444.srt

https://video.neoskola.net/1738253987118.srt

Çalışanlarınıza yemek kartı verin hem siz hem de çalışanlarınız

vergi avantajından faydalansın. Nasıl mı? Işletmeler bir

çalışanı için bir ay içerisinde yirmi iki güne kadar yemek

kartı istisna bedeli açmamak koşuluyla yemek kartı

verebilir. Iki bin on sekiz yılı için KDV hariç günlük yemek

istisna bedeli on altı liradır. On altı lirayı yirmi iki güne

kadar verebilir. Yirmi üç gün bu istisnadan faydalanıp yemek

kartı veremez. Dikkat edilmesi gereken en temeli husus

buradaki ay içerisindeki gün süresidir. Vergi kanunları bunu

yirmi iki gün olarak belirlemiştir. Yemek istisna

bedeli her yıl değerleme oranınca yeniden belirlenir.

Yani siz günlük on altı liradan yirmi iki gün boyunca bir yemek

kartı işçinize verdiğinizde çalışanınıza verdiğinizde hem

siz hem çalışanınız ciddi vergi avantajlarından

faydalanır. Nedir bu vergi avantajları diyecek olursanız?

Bir işçinize bu ücretine yansımayacağından dolayı

istisna bedeli olduğundan dolayı damga vergisi

hesaplanmayacaktır. Ücretine yansımayacağından dolayı gelir

vergisi hesaplanmayacaktır. Sosyal güvenlik primine esas

kazanca dahil edilmeyecektir. Yani işçinize ödeyeceğiniz

ücret üzerinden çalışanın ödemesi gereken damga vergisi,

gelir vergisi ve SGK primi bu yemek istisna bedellerinde

bulunmamaktadır. Hesaplanmamaktadır. Çalışanlarına

yemek kartı veren işletmeler de bu fatura bedellerini yani o

ilgili firmadan alacakları fatura bedellerinin kadevesini

indirim konusu yapacak kadeve hariç tutarlarında gider

olarak vergiden vergi matraklarından düşerek ciddi

bir vergi avantajı sağlayacaktır. Yani aslında

burada yemek kartıyla altı vergi avantajından

faydalanacaktır. Üçü çalışan için, üçü o çalışana yemek

kartını sunan işletme sahibi için. Çalışan yirmi iki gün

istisna bedeli tutarından hesaplandığı üzere örneğin iki

bin on sekiz yılı için yirmi iki çarpı kadeve hariç on altı

lira dediğimizde ya da kadeve dahil tutarına hesapladığımız

da o kadarlık tutardan istisna edileceğinden o tutar ücrete

yansımayacağından gelir vergisi, damga vergisi ve SGK primi

ödemeyecektir. Işveren de işverence ödemesi gereken SGK

primini ödemeyecek. O yemek bedellerinden ilgili firmadan

fatura aldığı için kadeve indirim konusu yapacak. Kadeve

hariç tutarı da kendi matrağından düşerek ciddi bir

vergi avantajı sağlayacaktır. Yemek kartı hususu özellikle

işletmeler ve özellikle çalışanlar için. Her iki taraf

için çok önemli vergi avantajlarına sahip bir

Yemek Kartının Vergi Avantajları

https://video.neoskola.net/1738253986882.srt

Çalışanlarınıza yemek kartı verin hem siz hem de çalışanlarınız vergi avantajından faydalansın. Nasıl mı? Işletmeler bir çalışanı için bir ay içerisinde yirmi iki güne kadar yemek kartı istisna bedeli açmamak koşuluyla yemek kartı verebilir. Iki bin on sekiz yılı için KDV hariç günlük yemek istisna bedeli on altı liradır. On altı lirayı yirmi iki güne kadar verebilir. Yirmi üç gün bu istisnadan faydalanıp yemek kartı veremez. Dikkat edilmesi gereken en temeli husus buradaki ay içerisindeki gün süresidir. Vergi kanunları bunu yirmi iki gün olarak belirlemiştir. Yemek istisna bedeli her yıl değerleme oranınca yeniden belirlenir. Yani siz günlük on altı liradan yirmi iki gün boyunca bir yemek kartı işçinize verdiğinizde çalışanınıza verdiğinizde hem siz hem çalışanınız ciddi vergi avantajlarından faydalanır. Nedir bu vergi avantajları diyecek olursanız? Bir işçinize bu ücretine yansımayacağından dolayı istisna bedeli olduğundan dolayı damga vergisi hesaplanmayacaktır. Ücretine yansımayacağından dolayı gelir vergisi hesaplanmayacaktır. Sosyal güvenlik primine esas kazanca dahil edilmeyecektir. Yani işçinize ödeyeceğiniz ücret üzerinden çalışanın ödemesi gereken damga vergisi, gelir vergisi ve SGK primi bu yemek istisna bedellerinde bulunmamaktadır. Hesaplanmamaktadır. Çalışanlarına yemek kartı veren işletmeler de bu fatura bedellerini yani o ilgili firmadan alacakları fatura bedellerinin kadevesini indirim konusu yapacak kadeve hariç tutarlarında gider olarak vergiden vergi matraklarından düşerek ciddi bir vergi avantajı sağlayacaktır. Yani aslında burada yemek kartıyla altı vergi avantajından faydalanacaktır. Üçü çalışan için, üçü o çalışana yemek kartını sunan işletme sahibi için. Çalışan yirmi iki gün istisna bedeli tutarından hesaplandığı üzere örneğin iki bin on sekiz yılı için yirmi iki çarpı kadeve hariç on altı lira dediğimizde ya da kadeve dahil tutarına hesapladığımız da o kadarlık tutardan istisna edileceğinden o tutar ücrete yansımayacağından gelir vergisi, damga vergisi ve SGK primi ödemeyecektir. Işveren de işverence ödemesi gereken SGK primini ödemeyecek. O yemek bedellerinden ilgili firmadan fatura aldığı için kadeve indirim konusu yapacak. Kadeve hariç tutarı da kendi matrağından düşerek ciddi bir vergi avantajı sağlayacaktır. Yemek kartı hususu özellikle işletmeler ve özellikle çalışanlar için. Her iki taraf için çok önemli vergi avantajlarına sahip bir husustur. Mutlaka dikkat edilmelidir.

https://video.neoskola.net/1738168571602.srt

https://video.neoskola.net/1738168571182.srt

Çalışanlara BES Ödemenin Avantajları

https://video.neoskola.net/1738168570848.srt

Çalışanlarınıza bireysel emeklilik ödediğinizde vergisini ödemezsiniz. Yine ciddi bir vergi avantajıdır bu. Özellikle son yıllarda bireysel emeklilik sisteminin daha ön plana çıkmasıyla birlikte devletin özellikle işletmelere, firma sahiplerine bireysel emeklilik sistemine, çalışanlarını bireysel emeklilik sistemine katmaları açısından bir teşvik politikası uygulanmaktadır. Nedir bu? Bir işletme sahibi yanımda çalışanlar adına bireysel emeklilik sistemine prim öderse bu işçinin gelir vergisi matrağına dahil edilmeyeceğinden gelir vergisi kesilmez. Sosyal güvenlik primine dahil edilmeyeceğinden SGK prim hesaplanmaz. Ve en önemlisi de işveren çalışanları için ödediği bireysel emeklilik sistemi tutarlarını kendi matrağından gider olarak düşebilir. Burada birkaç dikkat etmemiz gereken husus bulunmaktadır. Bunlardan birincisi işveren olarak çalışanlar için bireysel emeklilik sistemine prim öderken bürüt ücretin yani işçinin bürüt ücretinin %15'ine kadar ödeyebiliyoruz en fazla. Teşvik bu doğrultuda uygulanmaktadır. Ayrıca ödenecek tutar yıllık asgari ücretin bürüt tutarını geçmemelidir. Yani bu yıl uygulanan asgari ücret neyse, ilgili yıl uygulanan asgari ücret neyse çarpı 12 ay yapıp toplam tutarını geçmeyecek şekilde bu teşvikten faydalanabilir. İşveren olarak yanınızda çalışanlardan biri için örneklendirelim bunu. Yanınızda çalıştırdığınız bir çalışanın bürüt maaşı 4 bin lira olsun, %15'ine kadar yani 600 liralık kısmı için bireysel emeklilik ödeyebilirsiniz işveren olarak. Bu 600 liradan gelir vergisi hesaplanamayacağından, SGK primi hesaplanamayacağından hem çalışan hem işveren avantaj sağlar. İşveren ayrıca bir kez daha avantaj sağlar. Örneğin 4 bin lira bürüt ücreti olan bir çalışan için en fazla %15'i demiştik ya 600 liraya kadar bireysel emeklilik yapacağından bu 600 lirayı da yıl sonunda toplam beyan edeceği kazançtan gider olarak düşebilir. Doğal olarak yıl sonunda her ay 600 lira yatırdığında yıl sonunda 7 bin 200 liralık bir gider kalemi olarak işveren bunu düşebilir. Ciddi bir vergi avantajı sağlar böylece. 4 bin lira bürüt ücreti olan işçi için en fazla 600 liraya kadar, bu arada en fazla 600 liraya kadar dilerseniz 100 lirada yatırabilirsiniz, 200 lirada yatırabilirsiniz. İşveren çalışanına bireysel emeklilik sistemine katkı yaparak kendisi ödeyecek firma hesabından %15'ini geçmeyecek, işveren ödeyecek ve böylece yıl sonunda çalışanı için bireysel emeklilik sistemine ödediği paraları beyan edeceği kazançtan gider olarak düşüp ciddi bir vergi avantajı sağlayacaktır. Hem çalışanı mutlu etmiş olacaktır hem kendisini mutlu etmiş olacaktır hem de tasarrufu teşvik ederek devlete katkı sunmuş olacaktır.

https://video.neoskola.net/1738089924484.srt

https://video.neoskola.net/1738089924221.srt

Kadın Çalışanlara Kreş Desteği

https://video.neoskola.net/1738089923855.srt

Kadınların çalışma hayatına katılmasını teşvik etmek amacıyla 27 Mart 2018 tarihinde çok önemli bir düzenleme hayata geçmiştir. Kadın çalışanlara kreş desteği adı altında. Ayrıca bu düzenleme hemen 5 Mayıs 2018 tarihinde de yenilenmiş ve oran %50'ye çıkmıştır. Nedir bu %50? Nedir bu kreş desteği? Kadın çalışanlar çalışma hayatına katılsınlar diye devletin işverenlere sağladığı, aslında kadın çalışanlar üzerinden işverenlere sağladığı bir teşviktir bu. Örneğin X limited şirketinde asgari ücretle çalışmakta olan kadın çalışanımız çocuğunu kreşe bırakmak zorunda kalıyorsa limited kendi işvereniyle yani limited şirketiyle yapacağı sözleşmede asıl ücretine ilave olarak 500 lirada kreş desteği alacağı öngörülmüşse çalıştığı iş yeri olan X limited şirketi o kreşe ödemeyi kendisi yaptığı takdirde 500 liralık kısım işçinin kadın çalışan ücretine eklenmeyecek doğal olarak gelir vergisine tabi tutulmayacaktır. Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri de 27 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe giren bu uygulama 5 Mayıs'ta tekrar düzeltilmiştir. 27 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe giren bu uygulama 5 Mayıs'ta tekrar düzenlendiğini söylemiştik. Buradaki düzenleme şöyle oldu bürüt asgari ücretin %50'sine kadar teşvikten faydalanabiliyor kadın çalışanlar. 2018 yılından bir örnek verecek olursak 2029 lira 50 kuruşun yarısına kadar yani 1014 lira 75 kuruşa kadar bu kreş desteğinden işveren tarafından verilecek kreş desteğinden faydalanabilir kadın çalışanlarımız. Örneğin tutar bürüt asgari ücretin yarısı %50'si dedik ya 1014 lira 75 kuruş şayet 1200 lira kreşe ödeniyorsa 1014 lira 75 kuruşa kadar vergi istisnası var. Onun üstünde kalan tutar için gelir vergisi hesaplanacaktır. O yüzden burada da tutarı istisna tutarını açmamakta yarar bulunmaktadır.

Ara Test (4)

Çalışanlara Yönelik Vergi Avantajları

https://video.neoskola.net/1738090676084.srt

https://video.neoskola.net/1738090675734.srt

Öğrenci Bursunun Matrahtan Düşülmesi

https://video.neoskola.net/1738090675502.srt

Piyasadaki en karmaşık konulardan birisi de burs konusudur. İşletmelerin okuyan öğrencilere verdikleri bursları gider yazıp yazamayacağı yıllardır bir soru işaretidir. Gelir Vergisi Kanunu'nun 28. maddesi olayı açıklamaktadır aslında. Şirketler öğrencilere burs verdiğinde bu bursları kendi matraklarından gider olarak düşebilirler. Ancak burada dikkat edilmesi gereken 3 temel husus vardır. Bir şirket üniversitede okuyan bir öğrenciye burs imkanı sağlıyorsa, bu ödediği bedelleri gider olarak düşmek istiyorsa, öğrenci ile o şirket arasında mutlaka okulu bitirdikten sonra o şirkette çalışacağına dair bir sözleşme yapılması gerekmektedir. Bu sözleşme yapılmadığı takdirde ve denetim elemanına daha sonra ispatlanamadığı takdirde, geriye dönük gider gösterilen bu burs miktarlarının reddi söz konusu olabilir. Bu nedenle öğrencilere verdiğiniz burslarınızı gider olarak düşmek istiyorsanız, öğrenci ile şirketiniz arasında mutlaka bir sözleşme yapmanız gerekmektedir. Ayrıca bursun miktarının hayatın olağan akışına aykırı olmaması, işin genişliğiyle orantılı olması gerekmektedir. Bursun kesinlikle öğrencinin hesabına yatması, banka ya da PTT gibi elektronik ortamda yatması gerekmektedir. Aksi halde şirket olarak öğrencilere vereceğiniz bursları gider olarak yazamayacaksınız. Gider olarak yazamayacağınız için bir vergi avantajı sağlayamayacaksınız. Tekrar etmek gerekirse bursun gider yazılabilmesindeki en temel üç husus şudur. Burs verilen öğrencinin bir sözleşme ile okulu bitirdikten sonra o şirkette çalışacağının taahhüt edilmesi ve bunun ispatlanabiliyor olması gerekmektedir. Daha sonra belge ile. İki, bursun hayatın olağan akışına aykırı olmaması gerekmektedir. İşin genişliğiyle orantılı olması gerekmektedir. Üç, bursun öğrencinin hesabına elektronik ortamda yatması gerekmektedir. Yani belgelendirilebilmesi gerekmektedir. Ayrıca unutmadan şunu da eklemek gerekir ki, burs alan çocuğun Türkiye'deki bir üniversitede tahsiline devam ediyor olması zorunludur. Burs verilen öğrenci ile yapılacak sözleşme de yani burs verilen öğrencinin daha sonra o şirkette çalışması gerektiğine dair taahhüt de bu çalışmanın herhangi bir süresi kanun maddesinde aslında bulunmamaktadır. Bunu da belirtmiş olalım.

https://video.neoskola.net/1738091072842.srt

https://video.neoskola.net/1738091072544.srt

Bağışların KDV ve Matrahtan Düşülmesi

https://video.neoskola.net/1738091072256.srt

Fakirlere yardım amacıyla kurulan, Gıda Bankacılığı adı altında kurulan dernek ve vakıflara yapılacak bağışların tamamı matrağınızdan, vergi matraklarından indirilebilir. Burası çok önemlidir. Çünkü Gıda Bankacılığı faaliyeti adı altında kurulan dernek ya da vakıflara bağış yaparken bu bağışların tamamını vergi matrağınızdan indirerek bir vergi avantajı sağlarsınız. Hem fakirlere, yoksullara bir taraftan destek olurken hem de bir taraftan vergisel anlamda da bazı avantajlara sahip olursunuz. Buraya yapacağınız bağışlardan KDV hesaplamayabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus faturada açıklama olarak ihtiyaç sahiplerine yapılan bağışlardır diye ya da ihtiyaç sahiplerine yapılan bağışlar olduğundan KDV hesaplanmamıştır. İçeriğinin net olarak yazılması gerekmektedir. Az önce bahsettiğimiz içeriğin faturaya yazılmaması halinde daha sonra bir KDV tarihiyatıyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu nedenle ihtiyaç sahiplerine, fakirlere yardım amacıyla kurulan Gıda Bankacılığı adı altında kurulan dernek ve vakıflara bağış yaparken bağışın tamamını matraktan indirebileceğiniz gibi faturada mutlaka ihtiyaç sahiplerine yapılan bağışlardan dolayı KDV hesaplanmamıştır ibaresini de yazarak KDV'den de müstesna tutulabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken iki önemli husus budur.

https://video.neoskola.net/1738168833348.srt

https://video.neoskola.net/1738168833004.srt

İhracatta “Götürü Gider” İndirimi

https://video.neoskola.net/1738168832639.srt

İhracat yapıyorsanız, binde 5'i devletten. Nedir bu uygulama? Devlet, yurt dışında inşaat, yurt dışında onarma, yurt dışında montaj ve teknik hizmetleri yapan firmalarımıza, uluslararası taşımacılık firmalarımıza ve ihracat yapan tüm firmalarımıza binde 5 destek vermektedir. Bu destek nasıl olmaktadır derseniz, bu saydığım, yani ihracat yapan yurt dışında inşaat, yurt dışında onarma, yurt dışında montaj, teknik hizmeti yapan, uluslararası taşımacılık yapan firmalar, döviz olarak elde ettikleri hasılatlarının binde 5'i kadar olanını belgesiz gider, yazabilmekteler. Çok ciddi bir avantajdır bu. Örneğin, yurt dışı ihracatınızda ya da yurt dışı inşaatınızda döviz olarak 1 milyon dolarlık hasılat elde ettiyseniz, bunun 5 bin dolarlık kısmı, yani binde 5'ine denk gelen 5 bin dolarlık kısmını herhangi bir belge zorunluluğu olmadan direkt gider olarak yazabilirsiniz. Burada önemli olan husus şudur, döviz olarak elde edilen hasılatın bu saydığımız ihracat, yurt dışı inşaat, onarma, montaj, teknik hizmetleri ve uluslararası taşımacılık faaliyetlerinden elde edilmiş olması, binde 5'inin de götürü gider kapsamında düşünmesidir. Başka da hiçbir şartı yoktur. Yurt dışında inşaat, onarma, montaj, teknik hizmetinde bulunuyorsanız, bir Türk firması olarak yurt dışına ihracat yapıyorsanız, uluslararası taşımacılık yapıyorsanız, döviz olarak elde ettiğiniz hasılatın binde 5'ini direkt gider yazıyorsunuz. Ve herhangi bir belge olmadan, bakın, dolar kurunun 6 lira olduğunu düşünürsek, 5 bin dolar 6 liradan 30 bin Türk lirası yapar. Bunun kurumlar vergisi hesaplamasında size avantajı 6 bin 600 Türk lirası olacaktır. Mutlak suretle bu indirimden, bu götürü gider indiriminden mutlaka faydalanınız. Döviz olarak elde edilen hasılatı şöyle açıklayabiliriz. Yurt dışında yaptığınız ihracattan ya da biraz önce bahsettiğimiz işlerden elde ettiğiniz dövizin Türkiye'ye getirilme şartı bulunmaktadır. İşte bu getirilme şartı sırasındaki hasılat o hasılat olacaktır. Onun binde 5'i kadar olan kısmını direkt belgesiz gider yazabilmektesiniz. O yüzden hesaplamayı yaparken o elde edilen döviz hasılatının Türkiye'ye getirilme şartı olduğunu da mutlaka biliniz.

https://video.neoskola.net/1738090563926.srt

https://video.neoskola.net/1738090563708.srt

Verginin 3 Yıl Faizsiz Ertelenmesi

https://video.neoskola.net/1738090563331.srt

verginizi faizsiz üç yıl erteleyebilirsiniz. Aslında bu var olan vergi usul kanununda yer alan üç yüz yirmi sekiz ve üç yüz yirmi dokuzuncu maddelerde bulunan bir hüküm. Şayet işletmemizde aktife kayıtlı, amortismana tabi bir iktisadi kıymeti sattığımızda elde ettiğimiz kârı yenileme fonuna aktarmayıp da kâra eklediğimizde vergisini ödemek zorunda kalırız. Ancak kanun bize bu kârı amortismana tabi iktisadi kıymetin satışından elde edilen kârı üç yıl boyunca vergisini ödemeden faizsiz erteleme imkanı getirmiştir. Iki yüz on üç saylı vergi usul kanunun üç yüz yirmi sekiz ve üç yüz yirmi dokuzuncu maddelerine baktığımızda bu amortismana tabi iktisadi kıymetin satış kârını bu fona aldığımızda kâra dahil etmediğimiz için vergisini ödemiyoruz ve fonda tuttuğumuz miktara herhangi bir faiz ödemiyoruz. Burada üç yıl içerisinde mutlaka amortismana tabi bir iktisadi kıymet almak gibi bir zorunlulukta bulunmamaktadır. Bu nedenle bu avantajdan mutlak suretle faydalanıp üç yıllık süreyi kullanmakta yarar bulunmaktadır. Yani siz amortismana tabi iktisadi kıymeti sattığınızda iki milyon lira satış kârı elde ettiğinizde onu ilgili yılda matrağa eklerseniz çok açık ve net bugün itibariyle dört yüz kırk bin lira yakın kurumlar vergisi ödersiniz. Ancak onu yenileme fonunu aldığınızda üç yıl boyunca vergiye dahil matrağa dahil etmezsiniz. Kanun yasa gereği böyle bir avantajınız bulunmakta. Vergi matrağına dahil etmezsiniz. Ve o üç yıl boyunca da faizsiz o para kenarda kalır. Artık üç yılın sonunda ötelediğiniz o vergiyi ödeyebilirsiniz. Şirketinizin mali durumuna göre bu avantajdan yararlanmayı unutmayınız. Akla gelen sorulardan ilki hemen şu olabilir. Üç yıl içerisinde herhangi bir iktisadi kıymetin alınmamış olması herhangi bir sorun yaratır mı? Asla yaratmaz. Yani yenileme fonunda tuttuğunuz miktar için üç yıl içerisinde mutlaka bir iktisadi kıymet alacaksınız diye bir kanun bulunmamaktadır. Ayrıca yenileme fonundan faydalanacak mükelleflerin bilanço esasına tabi olması zorunluluğu bulunmaktadır. Yenileme fonunu kullanabilmek için amortismana tabi iktisadi kıymet satışından doğan bir kar elde edilmiş olmalıdır. Üç yıl içerisinde yenileme fonunda tutulan miktar üçüncü yılın sonunda kar eklenerek vergisi ödenmelidir. Burada tekrar söyleyelim bilanço esasına tabi mükellefler bu yenileme fonundan faydalanabilirler. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satış çağrından doğan kazançlar bu yenileme fonunda üç yıl faizsiz ve vergisini ödemeden ertelenebilir. Artık üçüncü yılın sonunda da eğer bir iktisadi kıymet alınmadıysa ki alınma zorunluluğu bulunmamaktadır. Üçüncü yılın sonunda çağrı eklenerek vergisi ödenebilir. Işte bu şartları dikkate alarak mutlaka bu vergi avantajından faydalanmanızı ödenirim.

https://video.neoskola.net/1738090941526.srt

https://video.neoskola.net/1738090941109.srt

Sat ve Geri Kirala Yöntemi

https://video.neoskola.net/1738090940776.srt

Özellikle finansman sıkıntısı çeken işletmeler için çok önemli bir avantajdan bahsedeceğim. Nakite ihtiyacı olan ancak bankalardan bu nakiti temin edemeyen kredi çekmekte zorlanan işletmeler için en önemli yollardan bir tanesi sat geri kirala yöntemidir. Bu yöntemle birçok avantaj elde ederken işletmenizin finansman ihtiyacını da karşılamış olacaksınız. Örneğin aktifinizde kayıtlı 2 milyonluk bir gayrimenkulü ancak piyasa değeri 15 milyon olan bir gayrimenkulü sat geri kirala yöntemiyle ya da sat geri kirala yöntemi uygulayarak nasıl avantaj haline getireceğinizi anlatacağım. Örneğin aktifte 2 milyon liraya kayıtlı olan ancak piyasa değeri 15 milyonlu olan bir taşınmazı öncelikle bir sat geri kirala şirketine satıyorsunuz. Satışın sonrasında kiralamanın sonunda geri almak şartıyla bu satışı yapıyorsunuz. Doğal olarak bu satıştan yaklaşık biraz önce örnek verdiğimiz için 15 milyon liralık bir finansman sağlamış oluyorsunuz şirketinize. Bunun akabinde şirketin nakit ihtiyacını karşıladıktan sonra kiralamanın sonunda da tekrar elde edeceğiniz için ciddi bir avantaj sağlayacaksınız. Diğer artıları nedir sat geri kirala yönteminin? 1. Sat geri kirala yöntemiyle birlikte finansman ihtiyacınızı karşılamış olacaksınız. Bu satıştan doğan kazancın %50'si kurumlar vergisinden istisnadır. Bu nedenle %50'sinden dolayı vergi ödemeyeceksiniz. 3. Bu satış işlemi katma değer vergisinden istisna edilmiştir. Bu nedenle KDV ödenmeyecektir. 4. Tapu harcı kanunda belirtilen tutarları %20 alıcı %20 satıcı olmasına rağmen sat geri kirala yönteminde sadece %4,55 olarak uygulanmaktadır. Tapu harcından da ayrıca bir avantaj sağlamış olacaksınız. Sat geri kirala yönteminde kiralamadan kaynaklı ödediğiniz kredilerin faizleri varsa bu faizleri de gider olarak kazancınızdan düşebileceksiniz. Ayrıca yine sat geri kirala yönteminde kiralamadan doğacak katma değer vergisi de KDV kanunu gereğince vergiden istisnadır. Bu da çok ciddi bir vergi avantajı sağlayacaktır firmanıza. Son olarak sat geri kirala yöntemiyle birlikte o belirlenen kiranın sonucunda herhangi bir para ödemeden satıp geri kiraladığınız firmadan hiçbir bedel ödemeden aynı taşınmazı şirketinize alacaksınız.

https://video.neoskola.net/1738091047009.srt

https://video.neoskola.net/1738091046736.srt

Araç Kiralamanın Avantajları

https://video.neoskola.net/1738091046486.srt

Sıkça karşılaştığımız sorulardan birisi de otomobil almalı mıyız, kiralamalı mıyız sorusu olmaktadır. Burada tabii yine vergi planlaması ortaya çıkmaktadır. Yani firmanızla ilgili bilgi sahibiyseniz, işletmenizin durumunu az çok biliyorsanız tercih tabii ki yine işverenin firma sahibinindir. Ancak özellikle hizmet sektöründe girdi maliyetleri olmayan, alış faturaları çok düşük olan ancak satış faturaları yüksek olan işletmelerde kiralamak çok daha cazip hale gelmektedir. Çünkü otomobil kiraladığınızda kiralama bedeli artı KDV ödediğiniz şirketin faturasını alıp KDV'den indirim konusu yapıp kalan tutarıda gider olarak matrağınızdan düşme imkanına sahipsiniz. Böylece ciddi bir vergi avantajı sağlarsınız. Ayrıca otomobil için harcadığınız kasko bedeli olmayacaktır. Sigorta bedeli olmayacaktır. Otomobilinizin tamir, bakım, onarım giderleri olmayacaktır. Amortismanı olmayacaktır. Yıpranma payı olmayacaktır. Bu avantajların yanında karlılık durumunuz yüksekse her zaman için ve burada dikkat edilmesi gereken aslında husus şudur. Karlılığı yüksek yani alış faturaları düşük, satış faturaları yüksek firmalarda 3-4 otomobilden fazla otomobil kullanılıyorsa kiralama her zaman için uzun vadede firmanın lehine olacaktır. Çünkü kasko bedelinden tutun sigortasına kadar, lastiğine kadar, tamir, bakım, onarımına kadar hiçbir şeye para ödemeden sadece her ay belli bir meblağı ödüyorsunuz. KDV'sini şirketinizin KDV'sinden ödemeniz, devlete ödemeniz gereken KDV'den düşüyorsunuz. Geri kalan tutarıda kurumlar vergisi matrağından düştüğünüz için iki taraftan vergi avantajı sağlıyorsunuz. Burada firmaların araç kiralamak için bakmaları gereken iki unsur vardır. Karlılık yüksek mi ve 3 bazen 4 otomobilden fazla otomobil şirket için gerekli mi? Yani bir araba iki araba için kiralamak bazen çok cazip olmayabilir ama 4 otomobilden sonrası karlılığı yüksek olan firmalarda her zaman için firma sahibine vergi avantajı olarak döner.

https://video.neoskola.net/1738091417724.srt

https://video.neoskola.net/1738091417434.srt

Ramazanda Erzak Dağıtımı

https://video.neoskola.net/1738091417198.srt

Ramazan ayında işçilere verilen erzaklarla ilgili durum vergisel açıdan ikiye ayrılmıştır. KDV dahil net tutarlar, iş yerindeki personel sayısına bölünerek her işçinin ücretine emsal bedel oranı üzerinden eklenmelidir. Bu ücret üzerinden gelir vergisi ve damga vergisi brütleştirilerek hesaplanmalıdır. Ramazan erzakındaki en önemli avantaj ise bu erzak yardımlarının sosyal güvenlik primine esas kazanca dahil olmamasıdır. Yani Ramazan ayında dağıttığımız erzaklarda ücrete aynı olarak ücretine eklenir çalışanların. Gelir vergisi ve damga vergisi hesaplanırken sosyal güvenlik kurum primi hesaplanmaz. Ramazan erzaklarındaki avantaj sadece sosyal güvenlik kurumu primine esas olmamasından kaynaklıdır. Onun dışında KDV dahil tutarlar, işçilere bölünür, her işçinin payına düşen meblağa emsal değer üzerinden ücrete eklenir, gelir vergisi ve damga vergisi hesaplanır.

Ara Test (5)

Şirketlere Uygulanan Vergi Avantajları

https://video.neoskola.net/1738090300892.srt

https://video.neoskola.net/1738090300472.srt

Genç Girişimcilere Vergi İstisnası

https://video.neoskola.net/1738090300249.srt

Gençken istisnadan yararlanın 2016 yılında yürürlüğe giren genç girişimci istisnası çok önemli bir vergi avantajı sağlamaktadır. Özellikle genç arkadaşlarımıza. Hayatında ilk defa ticari, zirai ve mesleki faaliyetlerden herhangi birinde gelir vergisi mükellefiyeti tesis ettirecek 29 yaşını doldurmamış tüm genç arkadaşlarımıza devlet desteği bulunmaktadır. Bir kez daha tekrar edecek olursak 29 yaşını doldurmamış hiçbir gelir vergisi mükellefiyeti olmayan ve ilk defa ticari, zirai ya da mesleki kazançlardan herhangi birisiyle uğraşacak genç arkadaşlarımıza devletin ciddi bir desteği söz konusudur. Bu şartları taşıyan genç arkadaşlarımıza ilgili dönem itibariyle 3 vergilendirme dönemi kazançlarının 75 bin liralık kısmı vergiden istisna tutulmuştur. Örneğin mimarlık faaliyetinde bulunan 26 yaşında gelir vergisi mükellefi olan bir genç arkadaşımız ilgili dönemde 40 bin lira kar elde ettiğinde herhangi bir vergi ödemeyecektir. Ya da hayatında ilk defa bir ticari işletme açan 25 yaşındaki bir genç arkadaşımız yıl sonunda genç girişimci desteğinden faydalandığı için yıl sonunda 100 bin lira kar elde ettiğinde bunun 75 bin lirası vergiden istisna olduğu için sadece 25 bin lirasının vergisini ödeyecektir. Yani devletin gençlerimize bu anlamdaki desteği çok ciddi bir destektir. Bu desteğin göz ardı edilmemesi gerekir. Özellikle genç arkadaşların ticari kazançla, ticari bir faaliyetle uğraşacaklarsa, zirai bir faaliyetle uğraşacaklarsa ya da mesleki alanda serbest meslek kazancı kapsamına giren bir iştigal alanı seçeceklerse kendilerine ve 29 yaşını doldurmamışlar ise kesinlikle ve kesinlikle gençken istisnadan faydalansınlar derim. Yani bu 75 bin liralık kazanç istisnası 3 vergilendirme dönemi için kullanılabilecek bir meblağ olup her yıl 75 bin liradan faydalanabilecektir bu genç arkadaşlar. Ayrıca genç girişimci istisnasından yararlanan arkadaşların birkaç noktaya da özen göstermelerinde yarar bulunmaktadır. Bu istisnadan faydalanabilmenin diğer şartları da işe başlamanın kanuni süresi içerisinde bildirilmesi gerekmektedir. Ticari bir işletmeye ya da mesleki bir faaliyete sonradan ortak olunmaması gerekmektedir. Yani ilk defa kendi adlarına tescil ettirmeleri gerekmektedir. Son olarak işin başında bil fiil kendilerinin bulunması gerekmektedir. Sevk ve idaresinde yer alması gerekmektedir. Böyle bir durumda bahsettiğimiz 3 vergi dönemi için 75 binalı kazanç istisnasından faydalanacaklarını bilmelerinde yararı vardır.